Tarımın en doğru adresi

29 Aralık 2015 Salı

ŞAP HASTALIĞI NEDİR-BELİRTİLERİ NELERDİR?

Şap hastalığı nedir? 

Şap Hastalığı virüs adı verilen gözle görülemeyen küçük canlılar tarafından meydana getirilen çift tırnaklı hayvanlara özgü, çok bulaşıcı ve hızla yayılan bir hastalıktır.   
Bu hastalık sığır, manda, koyun, keçi ve domuzlar yanında yabani çift tırnaklı hayvanlarda da görülür.                             
Hastalık hem ekonomik boyutuyla, hem de hayvan sağlığını etkilemesi nedeniyle çok sayıda ülkenin gündemini oluşturmaktadır.
Şap hastalığının meydana getirdiği kayıplar:
• Süt ve et verimindeki kayıplar, 
• Hayvanların gelişmesinde gerilik, 
• Gebe hayvanlarda yavru atma, 
• Özellikle genç hayvanlarda görülen oldukça yüksek oranda ölümler, 
• Dış ticarete getirilen kısıtlamalardan doğan ekonomik kayıplar, 
• Tedavi masrafındaki maliyet. 


Hastalığın belirtileri nelerdir
Sığırlarda hastalık belirtileri


• Yüksek ateş, 
• Titreme, 
• Donuk ve cansız bakışlar, 
• Salyalı ve şapırtılı ağız, 
• Ağız, dil ve dudaklarda yaralar, 
• Diş etlerinde hassasiyet ve içi dolu kabarcıklar, kabarcıklar birkaç saat sonra açılır ve açık kırmızı renkli yaralar meydana gelir
• Hassas ve ızdıraplı ayaklar, 
• Ağır vakalarda tırnak düşmesi, 
• Süt veriminde azalma, 
• Buzağılarda ölüm.


Koyunlarda klinik belirtiler


Sığırlarda görülen belirtilere ilave olarak;
• Durgunluk, 
• Halsizlik, 
• Aniden oluşan topallık, 
• Sürüden ayrı yatma isteği, 
• Kuzularda ölüm. 


Bulaşma yolları
Hasta hayvanların sağlamlara teması, idrar, gübre, süt, sparma ile bulaşma olur. Ayrıca hastalık etkeninin bulaşmış olduğu deri, yem, yataklık, ot, su, bakıcı, nakil vasıtaları, hastalıklı etlerden yapılan salam, sosis, gibi ürünler ile fare, kuş, yılan, kaplumbağa, gibi taşıyıcılarla da bulaştırma mümkündür.
Şap, sürüler arasında direk temas ve havadaki virüsün teneffüs edilmesiyle bulaşıyor. Sap virüsü, karada rüzgar yoluyla kilometrelerce uzaklara taşınabiliyor. Suda ise mesafe daha da artıyor. Hasta hayvanların hareket etmesi şapı ayrı sürülere bulaştırabiliyor. Araçlar, aletler, tarım ürünleri ve insanlar da taşıma görevi görüyor. Virüs uzun süre etlerde,iliklerde, iç organlarda ve pastörize edilmemiş ürünlerde yaşayabiliyor.
Etkenin (Virüsün) Dayanıklılığı:
1) Direkt güneş ışınları karşısında kısa zamanda harap olur.
2) Isıya dayanıksız olup, 60- 65 oC de, 30 dak. 85 oC de ise derhal ölür.
3) Çevre şartları: Etken, kuruluğu, soğuk ve karanlığı sever
4) Sığır derisi ve kıllarda, 4 hafta; Lastik çizmelerde, 14 hafta; Samanda, 15 hafta; Toprakta, 4 hafta; Kuru otlarda ve danelerde, 5 ay hastalık yapma gücünü korur.
5) 1 / 2000 lik konsantre formol; % 3-5 Çamaşır Sodası; % 4-5 lik Sodyum Karbonat (Soda); 1 / 10 oranında sulandırılmış sirke yahut %4 lük Alkol; 1 / 200 lük Potasyum Permanganat; 1 / 250 lik lodophore gibi antiseptiklere karşı hassastırlar.
Hasta hayvanların ağız, ayak ve memelerinde meydana gelen yaraların çabuk iyileşmesi için yukarıdaki antiseptiklerle yıkanması yanında, güçlü antibiyotikler ve pomatlar tatbik edilerek iyileşme hızlandırılır.
Sürü tedavilerinde, ahırın kapısına 15 -20 cm derinlikte uygun uzunlukta beton havuzlar yapılarak, içerisine %2 lik çamaşır sodası veya %5 lik formolün göz taşı doldurarak hayvanlar içerisinden geçirilir.
Hayvanlarda Koruyucu Önlemler
1. Bir yaşına kadar olanlara 4 ayda bir, bir yaşından sonra 6 ayda bir kombine aşılar yapılmalıdır. Aşılar soğuk zincir içerisinde taşınmalı ve kurallara uygun tatbik edilmeli
2. Yeni satın alınan hayvanlar en az 10 gün karantinaya alınmalı.
3. Ahırlara hayvan bakıcısından başkasının girmemesi, bakıcının ahırda özel elbise, çizme kullanması
4. Sağım öncesi ve sonrası malzemelerin mutlaka sıcak su ile yıkanması
5. Hastalıklı bölgelerden asla hayvan alınmamalı
6. Ölen hayvanların yakılarak yahut derin çukurlara gömülüp üzerine kireç dökülmeli, kullanılan, malzemeler 70-80 oC kaynatılmalıdır.






SARDUNYA BAKIMI

Sardunya

Sardunya bitkisi yaz aylarında çiçek açar ve bitki büyürken sürekli bir sulamaya ihtiyaç duymaz. Hem kapalı alanda hem de açık alanda yetişebilen canlı renkleri ve ayırt edilebilir kokusuyla birçok sardunya çeşidi mevcuttur. Çoğu kimse sardunya bitkisini ya evinde ya da ofisinde dekorasyonu güzelleştirmesi ve ayrı bir hava katması için yetiştirmeyi tercih eder. Kırmızı, beyaz, açık pembe ve mor taç yaprakları ile süslü güzel demetleri sayesinde odanızın gerçekten canlı ve hoş bir görünüme sahip olmasına katkıda bulunur. Az-orta miktarda güneş ışığı ve oldukça kolay olan bakımı ile bahar ve yaz aylarında çiçek açışını izlemeye hazır olun. Eğer sardunya bitkisine sahipseniz ya da satın alıp yetiştirmeyi düşünüyorsanız, sardunya bakımı hakkında bazı bilgileri ve tavsiyeleri bu yazıda bulabilirsiniz.


Bitkinizi bahçede ya da bir saksıda bir saksıda yetiştirmeniz fark etmez; sardunya bitkisi, genelde asılan bir bitki olarak kullanılan sarmaşık yapraklı sardunya (sakız sardunyası) hariç, çok fazla bakım ve emek isteyen bir bitki değildir. Sardunyalara iyi bakmak ve onları solmaktan kurtarmak için gerekli bilgiler aşağıda bulabilirsiniz.

SARDUNYA BAKIMI

1.Sardunya bitkisi almaya karar verdiğiniz zaman, size teslim edilirken taze bir biçimde kesildiğinden emin olun. Bitkiyi kesmek için en ideal sure zarfı ise eylül ayıdır, bitkilerin en sağlıklı oldukları zamandır. Kesip düzeltirken bu işlemi tepesinden en az 6 santim mesafede yapın ve tüm yaprakları da kesin. Ekim işlemi için işlenmemiş kum kullanın, direk güneş ışığı almayacak bir şekilde yerleştirin ve düzenli aralıklarla sulamayı unutmayın.

2. Kesilen kökün kendisini ise doğrudan bir şekilde güneş ışığı alan bir yere koyun ve gerekli olan sıklıkta sulayın. İlk birkaç hafta için yumuşak sıvı besin ya da gübre kullanın. Tüm bunlarla uğraşmak istemiyorsanız dikilmeye hazır sardunya bitkilerinden de satın alabilirsiniz.

3.Sardunya bakımı için en çok dikkat edilmesi gereken noktalardan biri de donma tehlikesi geçene kadar bekleme meselesidir. Bitkinin toprağı, bitkinin verimli bir şekilde beslenmesi için kuru ve sıcak tutulmalıdır. Bitkiyi yerleştirmek için gün boyunca bolca güneş ışığı alan ortamı sıcak tutacak bir yer seçin ve o alanı gübre ile çevreleyin. Kış aylarında don yapan gecelerde sardunya kökünü mutlaka sıcak ve kuru tutmalısınız.

4.Sardunya bitkilerinin çevresine muhafaza edici bir koruma yapın ki sahip olduğu nemi koruyabilsin. Bitkiyi beslemek için sıvı ve çok amaçlı gübrelerden kullanabilirsiniz. Gelişme sürecinde olan bitkilere bu işlemi 2 – 3 haftada bir uygulamanız gerekir. Bu işlem bitkiyi güçlü tutmaya yarar. Sardunya ve diğer bitkiler için en iyi doğal gübreler küçük küçük kırılmış yumurta kabuklarının ya da kuş pisliğinin toprağa karıştırılmasıdır.

5.Bitkiyi sulama konusuna gelince, bunun için en uygun vakit sabahın erken saatleridir. Sardunya yaprakları ıslak kalmayı hiç sevmezler ve bu onlar için iyi de değildir bu nedenle olabildiğince çabuk sulamaya çalışın. Bitkiyi sabah sulamaktaki amaç ise su damlalarının en kısa zamanda kurumasını sağlamaktır. Buna ek olarak haftada bir kere sulama yapmak bitki için yeterli, hatta fazladır. Bu süre yaşadığınız yerin yağış miktarına ve sıcaklık değerlerine bağlı olarak değişir. Sulamanız gerekip gerekmediğini anlamak için parmağınızı olabildiğince derine toprağa batırın. Eğer toprak nemliyse sulamayı erteleyebilirsiniz. Gece yapılan sulama yapraklarda mantar çıkmasına neden olabilmektedir.

6.Bitkinin sağlıklı bir şekilde gelişmesi için ölü ve işlevini kaybetmiş çiçeklerden kurtulmayı unutmayın, bitkide yalnız sağlam yaprak ve çiçekler bırakın. Çünkü ölü ve ya işlevini kaybetmiş yaprak ve ya çiçeklerin bünyesinde çeşitli böcek ve bakteriler bulunabilmektedir. Bu tür haşereler organizmada çeşitli beklenmeyen hastalıklara neden olabilir.

7.Tırtıl ve benzeri böcekler sardunya yemeyi severler. Bu tür böcekleri bitkinizden uzak tutmak için en yakın bahçe işleri mağazasından böcek ve haşere kovucu sprey edinin. Eğer o alanda beyaz karıncalar varsa, bitki toprağına beyaz karınca bakımı yapmanız gerekmektedir.


27 Aralık 2015 Pazar

Ceviz Bahçesi Tesisinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar


Ceviz Bahçesi Tesisinde Dikkat Edilmesi Gereken Hususlar

Ülkemizde son yıllarda aşılı ceviz yetiştiriciliği büyük önem kazanmıştır. Toprak ve iklim yapısı itibariyle CEVİZ yetiştiriciliğine son derece uygundur. CEVİZ AĞACI bakımının diğer meyvelere göre kolay olması fazla toprak seçici olmaması,hastalık ve zararlılara dayanıklı olmaması meyilli ve kıraç arazilerde EROZYON un önlenmesi ve bu arazilerin tarıma kazandırılması nedeniyle tercih edilmelidir.

CEV
İZ çok yıllık bir bitki olduğundan başlangıçta yapılacak bir hatanın getireceği zarar uzun süre çekilecek demektir .CEVİZ çoğaltılması en zor meyve türü olduğundan diğer meyve fidanlarına göre daha pahalıdır. Meyvesi için yetiştirilen ideal CEVİZ AĞACI orta derecede büyümeli sonra büyüme hızı yavaşlamalı ve meyve vermeli yani verime yatmalıdır. Aşılı ceviz fidanları fazla boylanmayarak diğer tarım ürünlerine zarar vermemekte,2-3 yıl sonra meyve vermeye başlamaktadır.

Ba
şlangıçta yapılacak hataların telafisi mümkün olmadığından CEVİZ BAHÇESİ tesisinde aşağıdaki hususlara dikkat edilmesi gereklidir;

1-CEV
İZ fazla toprak seçici bir meyve olmadığından mümkünse verimli tarım arazilerine CEVİZ BAHÇESİ tesis edilmemeli tarım dışı meyilli araziler tercih edilmelidir.

2-CEV
İZ BAHÇESİ direkt rüzgar alan yerlere kurulmamalı,Güneye bakan yamaçlar tercih edilmelidir.

3-Bahçe dik yamaçlara kurulacaksa fidan dikimine yamacın tabanından en az 15 metre yukarıdan ba
şlanmalıdır.

4-Bahçe tesis edilecek yerde Sonbaharda derin toprak i
şlemesi yapılmalı taban suyu yüksek olan yerlerde drenaj kanalları açıldıktan sonra bahçe kurulmalıdır. Toprak derinliği fazla olan yerler tercih edilmelidir.

5-Ceviz bahçelerinde dönüme 10 adet gelecek
şekilde 10x10 metre aralıklarla dikilmelidir.

6-Fidan dikilecek yerler önceden i
şaretlenmeli ve 60x60 cm .çap ve derinliklerde çukurlar açılmalıdır.

7-Mümkünse çukurlar açılırken alt ve üst toprak ayrı ayrı konulmalı,fidan dikiminde çukurun dibine 150 gr TSP gübresi ,3-4 kürek yanmı
ş hayvan gübresi üst topraklarla karıştırılarak konulmalıdır.

8-Dikilecek fidanlarda kurumu
ş ve zedelenmiş kök kısımları budama makası ile kesilerek temizlenmeli , dikimden sonra fidanlar 130 cm.' den aşı noktasının aksi tarafına bakan bir gözün üzerinden tepesinden kesilmelidir.

9-Dikimde a
şı noktası mutlaka toprak üzerinde kalmalı,kesinlikle toprak içine gömülmemelidir.

10-Dikimden sonra fidanların yanına bir direk dikilerek fazla sıkı olmayan
şekilde bir bez parçası ile bağlanmalıdır.

11-Dikimden hemen sonra havalar ya
ğışlı olsa dahi fidan başına mutlaka 4-5 litre can suyu verilmelidir.

12-Dikilen fidanlar o yıl serbest bırakılmalı,ertesi sene bakım ve budama i
şlerine başlanmalıdır.

13-
İkinci seneden itibaren yapılacak bakım ve budama gibi konularda mutlaka İlçelerde bulunan Tarım Müdürlüklerine danışılmalıdır.

14-CEV
İZ BAHÇESİ tesisinde bilhassa ilk 3 yıl çok önemli olduğundan yukarıdaki hususların yanında kurak geçen Yaz aylarında mutlaka sulama yapılmalıdır.

15-CEV
İZ BAHÇESİ tesissinde iyi bir tozlanma ve döllenme sağlayabilmek için en az iki veya daha fazla çeş
itle bahçe kurulmalıdır.


GÜBRELEMENİN KURALLARI - GÜBREYİ NASIL VE NE ZAMAN KULLANMALIYIZ?


GÜBRELEMENİN KURALLARI

Bitkilerin beslenmeleri için gerekli olan bitki besin maddelerinin başında AZOT, FOSFOR ve POTASYUM gelir. 
Bunlar bitkilerin ençok ihtiyaç duydukları besin maddeleri olup, tarım topraklarında da genellikle yeteri kadar bulunmamaktadır.
Gerek ürünler beslenmek için gerekse toprak içinde sızan sular önemli miktarda besin maddelerini topraktan uzaklaştırır. Bunun sonucu topraklar fakir düşer, bitkiler yeterince besleyemez hale gelir. Bu nedenlerle aynı topraktan sürekli bir şekilde iyi ürün almak için o toprağa eksik olan bitki besin maddelerinin verilmesi gerekir. Buda gübreleme ile olur.
Gübrelerden en iyi şekilde yararlanabilmek için gübrenin toprağa verilme zaman ve şekline dikkat etmek gerekir. Sadece kullanılacak gübrenin çeşidi ve miktarını bilmekle iş bitmez. Gübreden beklenen yararın sağlanabilmesi için gübrenin EN UYGUN ZAMAN ve EN DOĞRU bir şekilde toprağa verilmesi gerekir.

GÜBREYİ NASIL VE NE ZAMAN KULLANMALIYIZ?

Bu sorunun cevabını gübrelerin verilme şekli ve gübrelerin uygulama zamanı olarak iki başlık altında göreceğiz
.
1. GÜBRELERİN VERİLME ŞEKLİ

Gübreler genellikle EL veya MAKİNA ile toprağın üstüne SERPİLEREK verilmekte ya da tohum veya bitkiden belirli uzaklıklarda olmak üzere çizgi halindeki bir BANDA veya bitki etrafındaki OCAĞA verilmektedir.

A. Serpme Usulü gübreleme

- Gübre, ya ekimden önce toprak yüzeyine serpildikten sonra belirli toprak işleme aletleri ile toprağa gömülür ve sonra ekim yapılır.
- Ya da ekimden hemen önce toprak yüzeyine serpilen gübre ekim işlemi ile toprakla karıştırılır.
Birçok hallerde ekimden sonra da serpme usulü ile gübre tatbik edilmektedir. Bazı bitkilere ihtiyaçları olan gübrenin tamamı bir defada ekimden önce veya ekim esnasında verilmeyip, gübrenin bir kısmı ekimde bir kısmı da bitkinin belirli bir büyüme döneminde verilmekte ve böylece gübreden daha çok yararlanılmaktadır.
Tarlada bitki varken yapılan bu ikinci gübreleme serpme usulü ile yapıldığı gibi gübre serpicisi gibi aletlerle de yapılabilir.
Bitki büyümeye başladıktan sonra verilen gübreler genellikle AZOTLU ve özellikle NİTRATLI gübrelerdir. Fosforlu gübreler bitki büyüdükten sonra serpme olarak verilmemeli; Fosforlu gübreler ekimden hemen önce veya ekim sırasında tohum derinliğine gömülmelidir.

B. Bant usulü gübreleme

Bant usulü gübreleme genellikle mibzerle yapılmakta ise de bazı hallerde pulluk ve hatta çapa gibi basit aletler kullanılmaktadır. Gerek yurdumuzda ve gerekse diğer ülkelerde yapılan birçok araştırma, gübrelerin bant halinde verilmesinin daha yararlı olduğunu göstermektedir. Gübre banda verildiği zaman gene bitkinin henüz fazla gelişmemiş olan kökleri bitki yanındaki bu gübreden kolaylıkla yararlanmakta ve daha çabuk büyümektedir.
Banta verilen gübrenin içindeki bitki besin maddesi özellikle fosfor bitkiye faydalılığını daha uzun bir süre devam ettirmektedir. Serpme olarak verilen gübredeki fosfor ise kısa bir sürede topraktaki kireç ve diğer maddelerle birleşerek bitkinin hemen yararlanamayacağı veya zorlukla yararlanacağı bir yapıya dönüşürler. Bu nedenle de bitki banda verilen gübreden daha çok yararlanmaktadır. Bitki banda verilen gübreden serpmeye oranla % 15-% 10 daha çok yararlanabilmektedir.


2. GÜBRELERİN UYGULAMA ZAMANI

Gübrelerin mahsul artışına olan etkisini çoğaltmak için gübre uygulama zamanı
- Bölgenin iklimine
- Toprağın karakterine
- Gübrelenecek bitkinin cinsine ve
- Verilecek gübrenin çeşidine göre ayarlanması gerekir.Bütün mesele bitkinin ihtiyacı olduğu zaman ona gerekli olan besin maddesini sağlamaktır. Bu nedenle bazı bölgelerde yetiştirilen belirli bitkiler için verilmesi gerekli olan gübrenin tamamı bir defada ve genellikle ekimde verilirken bazı hallerde bu miktar bölünmek suretiyle bitkinin çeşitli gelişme dönemlerinde bir kaç defada verilmektedir. Gübrelerin çok erken veya çok geç verilmesi halinde bitkiye faydası büyük ölçüde azalır.
Gübre verme zamanı konusunda üzerinde durulması gereken en önemli konulardan birisi de tohumun çimlenmesi sırasında toprakta yeteri kadar bitkiye yarayışlı besin maddesi bulunmasını sağlamak ve gübreleme zamanını buna göre ayarlamaktır. Aksi halde toprağa verdiğimiz gübreden beklenen faydayı sağlayamayız.
Çeşitli bölgelerde ekilecek çeşitli bitkiler için gübre verme zamanı konusunda herkesin uyacağı bir tek zaman vermek mümkün değildir. Bununla beraber gübre verme zamanı ile ilgili olarak aşağıdaki genel kurallara uymakta yarar vardır.

Fosforlu gübrelerin verme zamanı

Fosforlu gübreler ekimden veya dikimden hemen önce veya ekim sırasında verilmeli ve toprağa mutlaka gömülmelidir. Çok erken verilmesi halinde toprakta zamanla bitkinin hemen yararlanamayacağı şekle dönüşeceğinden; bitki büyüdükten sonra verilmesi halinde ise toprağın üstünde kalacağı için bitkiye yararlı olamayacaktır.
Şu halde fosforlu gübrenin tamamı gözlük ve yazlık ekimlerde EKİMDEN HEMEN ÖNCE veya EKİM SIRASINDA toprağa tohum derinliğine gömmek gerekir.

Potasyumlu gübrelerin verme zamanı

Topraklarımızda genellikle yeteri kadar potasyum bulunmakla beraber bazı alanlarda potasyum eksikliği olabilir. Toprak analizleri yaptırılarak potasyum eksikliği tespit edilen yerlere potasyumlu gübre verilmesi gerekir.
Bu gübrede de fosforlu gübreler gibi ekim ve dikim zamanında verilmelidir.

Azotlu gübrelerin verilme zamanı:

Azotlu gübreler toprakta çok hareketli gübreler oldukları için fazla yağışlarla ve sulama suyu ile yıkanarak; veya gaz halinde uçmak suretiyle kayıplara uğrayabilirler. Bu gibi kayıpları önlemek ve bitkinin bu besin maddesine en fazla ihtiyacı olduğu zamanda onu toprakta hazır bulundurmak için bazen bitki için gerekli azot miktarının hepsini bir defada ekim veya dikimde vermeyip bitkinin çeşitli büyüme devrelerinde olmak üzere birkaç kısma bölünerek verilmelidir.
Azotlu gübrenin bölünerek verilmesine karar verildiği zaman ekim ve dikimde mutlaka yarısına yakın bir kısmının verilmesi çok faydalı olur. Gübrenin geri kalan kısmı bitki gelişmesinin hızlı olduğu dönemlerde ve çok geç kalınmadan verilmelidir.

HANGİ ÇEŞİT AZOTLU GÜBRE KULLANMALI

Güzlük ekimler için yapılacak azotlu gübre tatbikatlarında genellikle Amonyum sülfat veya üre gübrelerini ilkbahar veya yazın yapılacak gübrelemelerde ise Amonyum nitrat gübresinin kullanılması tercih edilmelidir.

Buna rağmen azotlu gübre çeşitleri arasında mahsulü artırma yönünden büyük bir fark olmaması nedeniyle herhangi bir azotlu gübrenin piyasada bulunmaması halinde onun yerine diğer bir azotlu gübrenin kullanılması uygun olur.


MEYVE AĞAÇLARINDA BUDAMA-BUDAMA ZAMANI VE BUDAMA ÇEŞİTLERİ


BUDAMA NEDİR ?
               Meyve ağaçlarının düzgün ve kuvvetli bir taç oluşturmalarını, uzun zaman iyi ve bol ürün vermelerini, verimden düşen ağaçların tekrar verimli hale getirmek için ağaçların toprak üstü organlarına uygulanan kesme, bükme, tomurcuk, sürgün ve yaprak alma işlemlerinin tümüne budama denir.
 BUDAMANIN FAYDALARI
     Gövde üzerinde ana dalların sayıları ve dağılışları düzenlenerek meyve ağaçlarının sağlam, düzenli ve dengeli bir taç oluşturmaları sağlanır.
 Meyve ağaçlarının en kısa sürede ürün vermesine yardımcı olunur.
  Güneş ışığından ağacın iyi bir şekilde faydalanması sağlanmış olur.
 
  Budama ile meyve iriliği,meyve kalitesi ve meyve kabuk renklenmesi artar.

   Ağaç büyüklüğü ve dalların sıklığı direk kontrol altına alınabilir.
 
  Püskürtülerek yapılan ilaçlamanın etkinliği artırılabilir.
 
  Hastalıklı ve kuru dallar alınarak mücadeleye yardımcı olunur.
 
Alet ve ekipmanların çalışabilmesi için gerekli boşluklar oluşturulmuş olur.
  
       Verimden düşen ağaçlar budama ile gençleştirilerek yeniden verimli ağaçlara dönüşmeleri sağlanır.
  Bazı meyve türlerinde görülen bir yıl çok bir yıl az veya hiç ürün vermeme durumu azaltılmış olur.
 
     Hasat daha kolay yapılır.

BUDAMA ZAMANI
 
Budama zamanı, meyve ağacının toplu büyümesini, kesime karşı göstereceği tepkiyi, verimini, fizyolojik ve ekonomik ömrünü etkiler. Budama kış ve yaz (yeşil) olmak üzere iki ayrı ve zıt mevsimlerde yapılır.

Kış budama zamanı, kışı ılık geçen yerlerde meyve ağaçlarının kış dinlenmesine girmelerinden sonra ki süre, budama bakımından en uygun bir zaman dilimidir. Ancak kışı sert geçen yerlerde şiddetli donlardan önce, budamanın yapılması doğru olmaz. Meyve ağaçlarını budamak için en uygun dönem, yaprak dökümünü izleyen günlerle ilkbahar gelişme periyodunun başlaması arasında geçen dönemdir.

Yaz budaması, yaz boyunca meyve ağaçlarında sürgünlerin seyreltilmeleri, uç alma, bükme, eğme, dalların açılarının genişletilmesi veya daraltılması işlemlerinin tümüdür. Yaz budamasında amaç meyvelerin daha iyi renklenmelerini sağlamak, kış aylarında yapılacak budama işlemlerini azaltmak ve derim işleri ile kültürel işlemleri kolaylaştırmaktır. Yaz budaması özellikle meyve ağaçlarının şekillendirme yıllarında yapılması gerekli olan önemli bir teknik işlemdir. Meyveağaçlarında, yaz budaması ilkbahar gelişme periyodunun sonu ve yaz gelişme periyodu içerisinde sürgünler odunlaşmaya başladıktan sonra yapılabilir.  

AMAÇLARINA GÖRE BUDAMA ÇEŞİTLERİ

      
·          ŞEKİL BUDAMASI (TERBİYE) Meyve ağaçlarının toprak üstü organı olan taca verilecek  şekil ekolojik şartlara ve ağacın morfolojik yapısına göre değişir. Günümüzde dünyada ve ülkemizde en yaygın olarak verilen şekil ‘Merkezi Lider Terbiye Sistemi’ dir. Bu terbiye sistemi elma, armut, kayısı, kiraz, vişne erik, şeftali gibi birçok meyve türü için en uygun şekildir. Biz burada elma türüne bu şeklin verilişini kısaca anlatacağız

"Merkezi Lider Terbiye Sistemi: Bu tip budama şeklini çöğür, MM111, MM106 gibi kuvvetli veya yarı bodur gelişen anaçlar üzerine aşılı olan elma çeşitlerinde uygulamak mümkündür. Genç elma ağaçları için kolay terbiye sistemi merkezi lider sistemidir.
    Meyve bahçesine dikilecek fidan dallı veya kamçı şeklinde dalsız olabilir. Eğer fidan kamçı şeklinde dalsız fidan ise dikimden sonra 75 cm’den tepesi vurulur. Tepesi vurulurken son göz aşı noktasının ters tarafında olmalıdır. Eğer bir veya iki yaşlı dallı fidan dikilecekse 4-5 adet geniş açılı yan dal bırakılır, tepesi de en üstteki yan dalın 25 cm üzerinden vurulur. Toprak seviyesinden itibaren 40-45 cm ye kadar olan dallar dipten çıkarılır.
     TEPE KESİMİ
Birinci Yıl
                Dikimi takip eden yaz ayları başında şekil verme işlemlerine başlanır. Sürgünler 7,5-10 cm olunca yaz budamasına başlanır. Fidanın üst tarafına yakın dik büyüyen bir dal lider olarak seçilir. Dar açılı çıkan dalların açıları kürdan, mandal, kamış gibi malzemelerle genişletilmelidir. Yaz aylarında süren sürgünlerden 4-6 tanesi ana dal olarak seçilir.
Diğer sürgünler çıkartılır. Lidere yakın olup onunla rekabet edecekler çıkartılır. Böylece birinci oluşturacak dallar seçilmiş olur.Durgun dönemde birinci katı oluşturan dalların en üstündekinin 50-60 cm yukarısından liderin tepesi vurulmalıdır. Yan dalların ucu ¼ oranında kesilir. Yan dalların ucu lider seçilen daldan aşağıda olmalıdır.
 
İkinci Yıl
                Birinci katın 50-60 cm üzerinden ikinci bir kat oluşturulmalıdır. İkinci kat olarak 3-5 dal seçilir. Dalların açıları geniş olmalı, gövde ile dal arası açı 45-600    arasında olmalıdır. Yeni oluşturulan ikinci katın dalları birinciden daha kısa olmalıdır. Böylece alttaki dallar gölgelenmez. Ana dalların ucu son göz aşağı bakacak şekilde 1/3 oranında kısaltılmalıdır. 
 
Üçüncü Yıl
                Her yıl ana dalların ve liderin ucundan 1/3 oranında kesilir. Ağaç çeşidine, toprak ve iklim durumuna göre 8-12 ana dal olgun verim çağında bir ağaçta bulunmalıdır. İhtiyaca göre 3. bir kat da oluşturulabilir. Ölü dallar, hastalıklı ve kırılmış dallar budanır. Bu işlemlere ileriki yıllarda da devam edilir. 
 
  ÜRÜN (VERİM) BUDAMASI
 
                Şekil  verme  işlemi tamamlanan ağaçlarda fizyolojik denge oluşturulmuştur. Kurulan bu dengenin uzun süre muhafaza edilmesi gerekir. Ürün budamasında dikkat edilecek hususlar:
 
  •       Ana dallar tek tek ele alınmalı, bunlar üzerinde dikine büyüyen birbiri üzerine gelen dallar var ise çıkartılmalıdır.
  •       Ana veya yardımcı dallardan çıplaklaşmaya yönelenler kısa kesilerek boş yerlerde yeni dalların oluşturulmasına çalışılır.
  •        Meyve dallarından bir kısmı özellikle yaşlı olanları kesilerek atılır.
  •        Kuru, hastalıklı veya zayıflamış dallar diplerinden kesilerek çıkarılır.
  •        Bir ana veya yardımcı dal üzerinde fazla miktarda meyve dalı oluşmuş ise bunlar arasında seyreltme yapılır.
  •       Verim budamasında dal bükme ve eğmelerine yer verilmemeli, dallar ancak bağ olarak kullanılmalıdır
  •        Meyve ağırlığı nedeniyle eğilerek açıları genişlemiş dallar diğer dallara bağlanarak eski hallerine getirilir.
 
 GENÇLEŞTİRME BUDAMASI

                Verimden düşmüş   yaşlı ağaçlarda yeniden kuvvetli sürgünler oluşturarak yeni bir taç oluşturulmasına gençleştirme budaması denir. Gençleştirme budamasında önce kurumuş, sık ve birbiri üzerine gelen dallar çıkarılır. Geri kalan dallarda da kısa budamalar yapılarak ağacın tacı küçültülmüş ve yeniden kuvvetli sürgün oluşumu sağlanmış olur. Gençleştirme budaması yapılan ağaçların ana dalları ve gövdeleri üzerinde birçok obur dallar, kuvvetli sürgünler oluşur. Bunlardan yalnız yeni tacın oluşumu için gerekli olanlar bırakılır, diğerleri tamamen çıkartılır.




EVDEKİ HAMAM BÖCEĞİ NASIL YOK EDİLİR

HAMAM BÖCEĞİNDEN NASIL KURTULURUM

Hamam böceği çok çabuk üreyen bir haşere olduğu için bu haşere ile mücadele çok önemlidir. Bu böceklere mutlaka zamanında müdahale edilmeli. Hamam böceği ilaçları özenle ve dikkatle seçilmeli ve ilaçlama mutlaka yasal firma tarafından yapılmalı. Hamam böceği ilaçlaması yapılırken işini iyi yapan profesyonel elemanlar ile çalışınız. Hamam böceği ilaçlaması mutlaka periyodik yapılmalı. Çünkü ilaçlamadan sonra ortamda bulunan tüm böcekler ölebilir fakat bu böcekler ortama yumurta bırakmış ise kesinlikle bu yumurtalar ilaçlamadan etkilenmez. Bundan dolayı hamam böceği yavruları yumurtadan 15 -18 gün sonra çıktığı için mutlaka 2. ve hatta 3. ilaçlamaya gerek duyulabilir. Günümüzde hiçbir ilaç haşere yumurtasına etki etmez. Yani haşere yumurtasını etkisiz hale getiren herhangi bir ilaç daha geliştirilmedi. Hamam böceği ilaçlamasında böceğin türüne ve yoğunluğuna bağlı olarak farklı ilaçlar kullanılır. Hamam böceği ve haşereye müdahale de ya yoğun sıvı ilaçlar kullanılır ya da jel ve benzeri ilaçlar kullanılarak ilaçlama yapılır. Hamam böceği ilaçlamasından sonra kesinlikle ilaçlar yüzeyden silinmemeli çünkü kullanılan ilaçların kalıcı özeliği var ve ilaçlar mutlaka zaman içinde etkisini gösterir.

HAMAM BÖCEĞİ İLAÇLAMASI NASIL YAPILMALI

İlk iş olarak böceğin görüldüğü yerde yuva keşfi yapmalıyız.Genelde mutfakta dolap arkası,dolop içleri,buzdolabı motor aksamında,mutfakta açık duvar diplerinde vb.yerlerde yuvalanırlar.
Yuva keşfi yapılıp bulunduktan sonra elektrikli süpürge yardımı ile yuvadaki böcekler yumurtalar hepsi çekilmeli ve temizlenmelidir.Daha sonra mikrokapsüllü yada hamam böceği mücadelesinde kullandığımız jel ilaçlar ile alan içerisinde farklı yerler ilaç bırakılmalıdır.Jel ilaç kullanılmayacaksa sıvı ilaç formülasyonları ile güzel bir ilaçlama yapılmalıdır.İlaçlama en az 3 hafta tekrarlanmalıdır ki kalan yumurtalardan cıkan böceklerin popülasyon kazanmaması gerekir.

Hamam böceğinden kurtulmak istiyorsanız 0545 254 77 86 numaralı hattı arayarak ücretsiz bilgi alabilirsiniz ve sizde bu sıkıntıdan kurtulabilirsiniz...Aramadan önce mutlaka hamam böceği olan alanın 4 5 fotografını cekıp hazır bulundurunuz...









14 Ekim 2015 Çarşamba

DOMATESTE BAKTERİYEL SOLGUNLUK (Ralstonia solanacearum) (RS)

   -İletim demetlerinde renk değişimi

   -Öz dokusunda kahverengileşme

   -Bazı bitkilerde havai kök oluşumu

   -''Suda akıntı testi'' ön teşhiste kullanılır

Mücadelesi:

  Karantina önlemleri:

   Bu hastalığın mücadelesine yönelik olarak, Avrupa Birliği mevzuatı doğrultusunda 29 Eylül 2002 tarih ve 24891 sayılı Resmi Gazetede ''Ralstonia solanacearum (smith) Yabuuchi Et Al.'ın Mücadelesi Hakkında Tebliğ'' yayınlanmıştır. Hastalıkla mücadele, bu mevzuat hükümleri doğrultusunda yürütülür.

  Kültürel önlemler:

   -Hastalık fide ile taşındığından, hastalıktan ari sertifikalı domates fideleri kullanılmalıdır.

   -Hastalık etmeniyle bulaşık olmayan topraklarda üretim yapılmalıdır.

   -Yüzey suları hastalığın yayılmasında etkin rol oynadığı için yeraltı suları tercih edilmelidir.

   -Hastalığın görüldüğü tarlalarda 5 yıl süreli nadas veya 3 yıl nadas daha sonra 2 yıl süreyle konukçusu olmayan bitkilerin (tahıllar gibi) ekimi yapılmalıdır. bu tarlalarda kendi gelen domates veya patates bitkileri imha edilmelidir.

   -Hastalıkla bulasık olduğu tespit edilen üretim yerlerinde yetişen bitkisel materyal çöp fırınında yakılarak veya organizmanın yaşama riski olmayan yerlerde sıcak uygulaması sonrası hayvan yemi olarak kullanılarak veya tarımsal alanlara sızıntı riski olmayan veya tarımsal alanların sulanmasında kullanılan su kaynaklarıyla temas etmeyecek yerlerde derin şekilde gömülerek imha edilmelidir.

   -Sulama kanallarının kenarlarında yetişen S. nigrum ve S. dulcamara gibi yabancı ot konukçuları ve kendi gelen patates bitkileri imha edilmelidir.

   -Kök ur nematodları ile mücadele yapılmalıdır.

   -Üretimde kullanılan tüm makine, alet ve depolama alanları temizliğe tabi tutulmalı ve uygun bir dezenfektan ile muamele edilmelidir.

        Not: Etkin bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur.

 


   

DOMATES BAKTERİYEL KANSER VE SOLGUNLUK HASTALIĞI

Meyvede kuş gözü belirtisi:

   Etmen gövde, meyve ve iletim demetlerinde renk değişikliği, gövdede çatlama şeklinde kanserlere,
bitkinin öz kısmında boşluklar oluşmasına ve bitkinin ölümüne neden olan sistemik semptomların oluşmasına sebep olmakla birlikte, meyvelerin üzerinde 3-6 mm çaplı, ortası kahverengi ve çevresi beyaz bir halka ile çevrili ''Kuş Gözü'' lekeleri olarak da bilinen yüzeysel simtomlar da gösterir. Hastalık Köpek Üzümü (Solanum Nigrum) Solanaceae familyasında da yaşayabilir. Bitki üzerinde tek taraflı solgunluk belirtileri de vardır. Konukçuları; domates, biber, köpek üzümüdür. Tohum,toprak ve hastalıklı bitki artıklarıyla bulaşabilir.

   Kültürel Önlemler:

   -Hastalıktan ari, sertifikalı tohum

   -Fidelik ve seralarda aşırı nem birikimini önlemek için havalandırma

   -Hastalıklı bitkiler sökülerek imha edilmeli

   -Bakım işlemleri sırasında bitkiler yaralanmamalı ve hasta bitkiler en sona bırakılmalıdır

   -Diğer bakteriyel hastalıklara karşı yapılan bakır uygulamaları koltuk alma işleminden hemen sonra yapılmalıdır

   Fiziksel Önlemler:

   -Asit ekstraksiyon yöntemi: Tohumlar 45*C deki asetik asit ile asidiye edilmiş %0.25'lik bakır asetat içinde 60 dakika bekletildikten sonra kurutulup ekilmelidir.

   -Fermantasyon yöntemi: Domates meyveleri ezildikten sonra çekirdekleri ile birlikte doğrudan güneş ışığından korunmuş bir yere ince bir tabaka halinde serilerek, 20*C de 4 gün bekletilmelidir. Fermantasyon sırasında gelişen bazı Bacillus spp. antagonistik etki göstererek tohum yüzeyindeki bakterileri elimine eder.

   -Sıcak su yöntemi:  Domates tohumları 50-54*C de sabit tutulan sıcak suya 28 dakika bandırılarak, kurutulup sonra ekim yapılmalıdır.

   Not: Kesin bir kimyasal çözüm yöntemi yoktur. 








13 Ekim 2015 Salı

DOMATES ÖZ (GÖVDE) NEKROZU - DOMATES GÖVDE ÇÜRÜKLÜĞÜ HASTALIĞI

Etmenleri:

   -Pseudomonas corrugata

   -Pseudomonas cichorii

   -Pseudomoınas viridiflava

   -Pseudomonas fluorescens

   -Pseudomonas sp.

Bunlar bitkide öz nekrozuna sebep olurlar.

   -Erwinia carotovora subsp. carotovora

   -Erwinia carotovora subsp. atroseptica

   -Erwinia chrysanthemi

Bunlar ise, domates gövde çürüklüğüne sebep olurlar.

Kültürel Önlemler:

   -Bitkiler dengeli beslenerek sağlıklı yetiştirilmelidir. gereğinden fazla azotlu gübrelemeden kaçınılmalı, potasyumlu gübrelere önem verilmelidir.

   -Seralarda havalandırmaya özen gösterilmeli ve aşırı nem birikimi önlenmelidir.

   -Hasta bitkiler seradan uzaklaştırılarak imha edilmelidir.

   -Koltuk alma işlemleri sırasında bulaşık bitkilerden sağlıklı bitkilere hastalığın bulaştırılmamasına özen gösterilmeli, budama aletleri sık sık dezenfekte edilmelidir.

   -Koltuk alma işleminden sonra hastalık etmenlerinin bitkiye girişini engellemek için serada diğer bitkilere karşı yapılacak olan bakırlı preparatlardan biri hemen uygulanmalıdır.

   -Üretim sezonu sonunda tüm bitki artıkları sökülerek imha edilmelidir.

         Not: Etkin bir kimyasal mücadele yöntemi yoktur.


TETRANYCHUS URTİCAE (KIRMIZI ÖRÜMCEK)

Tanımı ve Yaşayışı:
   Erginler 0.3-0.6 mm boyunda, büyüteçle ya da mikroskopla bakıldığında görülebilirler, teşhis bakımından kıllar çok önemlidir. Yumurtalar dişi akar tarafından yaprak altına bırakılırlar, birkaç gün içerisinde çıkan larvalar protonimf ve deutonimf dönemleri geçirerek ergin olurlar. Oval şekilde olup gözle zor fark edilirler. yaprağın alt yüzünde ördükleri ipek ağlar arasında ergin, larva, nimf ve yumurtaları bir arada görülür. Kışı ılık geçen bölgelerde yaz aylarında olduğu gibi yaşayıp üremelerine devam ederler. Tarla kenarı ve içindeki yabancı otlardan ve bulaşık fidelerden sebzelere geçerler. Yılda 10-12 döl verirler.

Zarar Şekli:
  Kırmızı örümcekler bitkilerin öz suyunu emerek beslenirler ve kültür bitkilerinde verim düşüşüne sebep olurlar.
   Bitki öz suyu emilen yaprak sararır.
 
   Yapraklar kıvrılır,dökülür.

   Verim %40-60 oranında düşer ve ürün kalitesiz olur.

   Çeşitli virüs hastalıklarının yayılmasına neden olurlar.

   Zararlı olduğu bitkiler:

   Domates, kavun, karpuz, hıyar, kabak, patlıcan, fasulye ve börülcede zararlıdır. Birçok yabancı ot türü de konukçusudur.

   Mücadele Yöntemleri:

   Kültürel Önlemler

   Seraya temiz fideler dikilmeli,
 
   Hasattan sonra bitki artıkları tarla ve seradan uzaklaştırılmalı,

   Ot çabasına önem verilmeli,

   Azotlu gübre fazla kullanılmamalıdır.

   Kimyasal Mücadele

   Küçük yapraklı sebzelerde yaprak başına 3 adet, büyük yapraklı sebzelerde 5 adet canlı Kırmızı Örümcek bulunduğunda ilaçlama yapılır.



 




   
   

10 Ekim 2015 Cumartesi

BAZI BİTKİ ZARARLILARI

Ökse Otu:Meyve ağaçlarında görülen yarı parazit bir organizmadır.Gövde ve dallara emeçlerini sokarak bitkinin öz suyunu emerek beslenir.Kimyasal mücadelesi pratikte yoktur.Kültürel önlemler alınır.

Küsküt:Otsu bitkilere sarılarak büyüyen köksüz ve tam parazit bir organizmadır.Bu da bitkinin öz suyunu ve besinlerini emerek beslenir.
Fulya,kekik,yonca veya ısırgan otu üzerine sarılıp büyür.Bitki genç iken tohumdaki besleyici maddeleri çabucak bitirip tüketir.Kökü yoktur.Sapları pembe renklidir.yaprakları ise renksiz pullar halinde kısır kalmıştır.Asalak bitki,komşusu olan bitkiye saplarıyla tutunmak zorundadır.Destek alacağı böyle bir bitkileri dikkatle arar,bulur.Topraktan çıkar çıkmaz spiral biçiminde büyümeye başlar.Bir destek bulduğu anda kendini kurtarmış sayılır.Eğer böyle bir destek bulmazsa kendi kendini yemeye başlar.Genç bitki,sapının alt bölümlerini ölümle başbaşa bırakır  ve buradaki organik maddelerle beslenerek yeniden destek aramaya koyulur.Desteği bulur bulmaz ona bütün kuvvetiye sarılır ve emici hortumlarını geçirir.

NOT:Akdeniz meyve sineği ,zeytin sineği,kiraz sineği,tephr,t,dae familyasında,Diptera takımındandır.

Canavar otu: Ayççeği,tütün ve domateste görülen,tam parazit bir bitkidir.Mücadelesi zordur.Kültürel önlemleri muhakkak alınması gerekir.Bitkinin kökünden özsuyunu emerek beslenir.Boyları 10 ile 70 cm arasında türüne göre değişir.Canavar otları yaprak ve gövdelerinde yeşil renk bulunmayan,çiçekli ve tohumu tam parazit bitkilerdir.Gövdesi morumtrak pembe-sarı renklıdir.Çiçekleri donuk mavi,beyazımsı ve sarı,türlere göre değişik renkli olurçÇiçek durumu terminal spikaldir.Kaliks ve korolla tüp şeklinde stamenler 4 adet olup korollaya bitişiktir.Ovaryumu tek hücreli olup meyve parçalanabilen kapsül şeklindedir.Ülkemizde otuz iki türü bulunmakta ve bunlardan birkaçı kültür bitkilerimizde önemli kayıplara neden olmaktadır.Ayçiçeğinde görülen türün OROBANCHE CERNUA LOEFL,tütün ve domateste görülen türün ise O.RAMOSA L olduğu saptanmıştır.

Canavar otları konukçu bitkinin köklerine yapışarak önce şişkin bir yumru meydana getiriler sonra bitkiden uzakta toprak yüzeyine çıktıklarından ve çiçekli olduklarından parazit bitki sanılmazlar.Çoğalmaları tohum ile olup bitki 20-30 bin tohum verir,tütününkine benzeyen bu tohumlar konukçu bitkiye rastlayana kadar toprakta çok uzun yıllar canlı kalabilirler.Çimlenmeleri için sıcaklığın 20-25 C olaması ve konukçu bitki kökü ile temasta veya 3-4 mm yakın olmaları gerekir.

KÜLTÜREL ÖNLEMLER:

Temiz tohum kullanmak,konukçusu olan yabancı otlarla mücadele etmek,münavebe yapmak.
Canavar otunun tohum vermeden konukçusu olan bitkilerle birlikte imha etmem bol çiftlik gübresi vererek (özellikle tütünde) ürünün gelişmesini teşvik etmektir.
Ayçiçeğinde canavar otu ile mücadelede dayanıklı ayçiçeği tohumu kullanılmasına dikkat edilmelidir.

www.e-tarim.com.tr